Zapals.com

28 Kasım 2011 Pazartesi

Derbinin ardından



Haftaiçi İnter karşısında mükemmel bir oyun ortaya koyan Trabzonspor bu sezon ki ilk derbi mücadelesinde Beşiktaş ile karşı karşıya geldi.

İnter maçında ki ilk 11 ile sahaya çıkan Trabzonspor en azından 1 puan çıkarma düşüncesinde olan Beşiktaş karşısında maça çıktı.

Yoğun maç temposu nedeniyle Trabzonsporlu futbolcularda yorgunluk belirtileri sahada göze çarpıyordu.

Özellikle Serkan, Alanzinho ve Halil maç esnasında gösterdikleri kötü performans ile dinlenmeye ihtiyaçları olduğunu görüşünü yansıttı.

İlk yarısı 0-0 biten maçın ikinci yarısında da oyun orta seyirde devam etti.

Beşiktaş Quaresma'nın bireysel yeteneğiyle Trabzonspor kalesinde etkili olma çabasındaydı.

Celutska nın müdahelesi sonunda yerde kalan Mustafa ile kazanılan penaltı atışını kullan Quaresma ile Beşiktaş 1-0 öne geçti.

Bu golden sonra Beşiktaş atakları sıklaşsa da Burak ile bir pozisyondan yararlanamayan Trabzonspor un son dakika da ki Egemen oyunculuğu ile sayılmayan gol sonrası maç Beşiktaş ın galibiyeti ile sonuçlandı.

23 Kasım 2011 Çarşamba

Umutlar Fransa ya



Trabzonspor Türk spor medyasının sessiz kaldığı bir havada İnter ile Avni Aker de tarihi bir maça çıktı.

Şampiyonlar liginde ilk defa mücadele eden Trabzonspor a medyanın bu kadar sessiz kalması aslında taraftarların pek tuhafına giden bir davranış değildi.

İnter mücadelesinden önce grubun diğer maçında Cska Rusya da Lille ile mücadele edecekti.

Bu maçtan çıkacak olan sonuç Trabzonspor u da yakından ilgilendiriyordu.

Rusya da Fransız ekibi Lille in 2-0 üstünlüğü ile tamamlanan karşılaşma sonucu grupta bir puan kargaşasına yol açacak gibi görünüyordu.

Bu sonuç sonrasında Trabzonspor un alacağı bir galibiyet işleri daha kolay hale getirebilirdi.

Bu düşünceler arasında başlayan mücadelede iki takımda topu daha fazla ayağında tutma gayreti içerisindeydiler.

Defansın kademesi hatasından kaynaklanan pozisyon da Alvarez in golüyle öne geçen İnter e Trabzonspor Halil in güzel şutunun defans a çarpıp kaleciyi yanıltan topun gol olması ile karşılık verdi ve ilk yarı bu şekilde tamamlandı.

İkinci yarı sahada görmeye alıştığımız bir Trabzonspor vardı.

Özellikle Colman ın göz dolduran performansı ile Trabzonspor atakları tüm hızıyla devam ediyordu.

İkinci yarının ve de grubun kaderini belirleyen en önemli olay Adrian ın kafa topunun direkten dönmesi idi.

İkinci yarı gol sesi çıkmayınca Trabzonspor adına tüm ümitler Fransa deplasmanına kaldı.

Fransa da alınacak olan en kötü beraberlik sonucu ve İnter in Cska karşısında alacağı sonuç Trabzonspor un Avrupa da yoluna devam etmesi açısından önemli olacak.

19 Kasım 2011 Cumartesi

"EL" de var 1

Milli maçların ardından Trabzonspor 28 yıl aradan sonra Mersin e deplasman maçına çıktı.

Nurullah Sağlam'ın haftaiçi övgü dolu sözleri, rakibe olan saygısı çerçevesinde güzel bir maç bizleri bekliyordu.

Trabzonspor da sakatlıkları dolayısıyla milli takımdan çıkarılan Burak ve Giray ın bu maçın kadrosuna dahil olmaları hem kulübü hem de taraftarı sevindiren bir gelişmeydi.

Mersin maçını önemli kılan haftaiçi İnter ile oynanacak Şampiyonlar Ligi maçı öncesi bir idman niteliği taşımaktaydı.

Tek forvet ile sahaya çıkan Trabzonspor 70. dakikaya kadar kaleye isabetli bir şut gönderemedi.

Oyunun genelinde yapılan ataklar ve topla oynama sürelerinde Mersin'in bariz bir üstünlüğü göze çarpmaktaydı.

70. dakika da yan hakemin gözü önünde ki el ile oynanan pozisyonun görülmemesinden sonra kullanılan köşe vuruşundan Giray'ın kendi kalesine attığı gol ile sinirler iyice gerilmişti.

ŞEnol Hoca nın 65 ve 80. dakikalarda yaptığı değişikler oyunun seyrini Trabzonspor a çevirme yetti.

80. dakika da Adrian ın kullandı serbest vuruşta Moritz in kendi kalesine attığı gol ile Mersin de puanlar paylaşıldı.

Trabzonspor ortaya koyduğu oyun itibari ile ne hocasının ne de taraftarının beğenisini kazandı.

18 Kasım 2011 Cuma

Milli takımda Avcı dönemi



2012 Avrupa hayali Play off mücadeleleri sonucu Hırvatistan a kaybedilince Hiddink ve yardımcısı Oğuz Çetin in görevine son verildi.

Böyle bir ayrılığın sinyali play off mücadelelerinden önce de veriliyordu ve yeni teknik adam arayışları vardı.

Yeni teknik adam olarak geçen ilk isim ise ligin en az ama en zeki taraftar gruplarından birine sahip olan İBB takımının hocası Abdullah Avcı idi.

Abdullah Avcı kimdir?

31 Temmuz 1963 İstanbul doğumlu. Ailesi aslen Rizeli. Türk futbolunda oyunculuk ve teknik direktörlük olmak üzere çeşitli kademelerde görev aldı.teknik direktörlük macerasına ise 1999/2000 sezonunda İstanbulspor'da başladı. 2004/2005 sezonunda Galatasaray PAF Takımı'nı çalıştıran Abdullah Avcı, aynı dönemde göreve geldiği Türkiye 17 Yaş Altı Milli Takımı'nı 1 yıl sonra Avrupa Şampiyonu yaparken, aynı takımla kısa süre sonra DünyaGençler Şampiyonası'nda da yarı final oynadı.2006 yılında Milli Takımlardaki görevinden ayrılarak İstanbul Büyükşehir Belediyespor'da teknik direktörlük görevine başladı. Avcı'nın yönetimindeki İstanbul Büyükşehir Belediyespor Süper Lig'in 2007-2008 sezonunu 12. sırada, 2008-2009 sezonunu 9. sırada, 2009-2010 sezonunu 6. sırada, 2010-2011 sezonunu ise 12. sırada tamamladı.

Süper lig de ki en büyük başarısı geçen sene ki Türkiye Kupası finalı olan Avcı artık Milli takımlar teknik direktörü olarak görev yapacak.

Aylık 150 bin tl maaş ile 3 yıllık sözleşme imzalandı.

Türk futbolunun şuan Avcı dan beklentisi soyadı gibi milli formayı hakeden ve genç yetenekleri avlaması.

16 Kasım 2011 Çarşamba

Yeni Bir Başlangıç

2012 Avrupa kupalarına katılmak için Play off mücadelesi veren milli takımımız 3-0 lık sonuçla tamamlanan maçın rövanşında Hırvatistan a gitti.

İlk maçta görülen kartlar nedeniye cezalı oyuncuların çok olmasına ilave olarak sakatlıklarında meydana gelmesiiyle çok farklı bir kadro sahaya sürüldü.

Maçın ilk dakikalarında direkten dönen top ile bir nebze de acaba mucize olur mu düşüncesi hakim olmaya başlamıştı ki ilerleyen dakikalar maçın orta seviyede seyir edeceğinin sinyallerini vermişti.

90 dakika boyunca kontrollü futbol sonucu maçtan gol sesi çıkmadı ve Milli takım 2012 futbol turnuvasına katılamadı.

Tüm bu sürecin sorumlusu olarak gösterilen Hiddink in maçtan önce sözleşmesinin fesh edilmesi ile birlikte Milli takımın başına geçecek isim arayışına başlanılmıştı.

Şimdilik İBB teknik direktörü Abdullah Avcı nın ismi ağırlık kazansa da yeni gelecek teknik adamdan çok şuan Milli takımda yardımcı görevde bulunanların durumu asıl önemli olan.

Milli takımda başarı amaçlanıyor ise bunun için bir Türk teknik adam olmalı ve uzun soluklu bir çalışma olanağı sağlanmalı.

Yoksa daha çok Avrupa kupaları ve Dünya kupalarını evimizden izlemek zorunda kalırız.

12 Kasım 2011 Cumartesi

Duygusallık

Biz Türkler duygusal bir milletiz.

Olaylara bakış açımız çoğunlukla duygusal boyutta olur.

Hiddink yaklaşık olarak 4 milyon Euro luk teklifi duygusal olarak kabul etti ve milli takımın başına geçti.

Sadece isim olarak milli takımın başındaydı.

O da duygusallığını ortaya koydu ve oyuncu seçimini yardımcısı Oğuz a bıraktı.

Dedik ya duygusalız diye Oğuz da duygularına kapılarak hakedene vermedi o forma şansını.

Sonra Alman milli takımı da duygusal davranarak Mesut a bizim maçta forma şansı vermedi ama yine de sahadan galip ayrıldı.

Duygusal olan Mesut Almanya-Belçika maçının kilitini açtı ve haketmediğimiz bir play-off mücadelesine kaldık.

2008 de penaltılar ile elediğimiz Hırvat ların bize pek samimi duygular beslediği düşüncesinde değildik.

İlk dakikalarda gelen hatalı gole devamı da eklenince tribünlerde ki kendi takımlarının duygularını yaşayan taraftarlarında protestoları başladı.

Bir oyuncu hata yapabilir ama elbette ama Milli forma altında protestoyu haketmez sırf başka forma altında mücadele ettiği için.

Sahada protesto edilecek tek futbolcu vardı o da Arda.

Yaptığı hareket hiçbir gerekçe ile açıklanamaz.

Bu maçlardan sonra başta Hiddink ve yardımcıları olmak üzere birkaç oyuncu da dahil milli takımdan uzaklaştırılması gerek.

Milli takımın başına yerli bir hoca ki bu hoca aynı zamanda bir kulübü yönetirken milli takımı da yönetebilecek kapasiteye sahip olabilmeli.

7 Kasım 2011 Pazartesi

Bayram Hediyesi

23. günde 7. maçına çıkacak olan Trabzonspor un maçını bayramın ilk günü ve de saat 16:00 a koyan federasyonun amacı nedir tartışılır.

Ligde önemli rakiplerinin puan kaybettiği haftada galibiyete ihtiyacı olan Trabonspor da taraftar sıkıntısının da yaşanacağı düşünülüyordu.

Havanın yağmurlu olması ve bayram olmasına rağmen stadın büyük bir çoğunluğu doluydu.

Sahada bu sezon izlenilen bambaşka bir Trabzon vardı.

Eski dönemlerde ki özlenen futbolunu ortaya koyuyordu.

Topla oynama oranları Kayserispor u üstün olarak gösterse de yapılan ataklar da Trabzonspor un bariz üstünlüğü gözönündeydi.

Trabzonspor lu futbolcuların istekli oyunu yoğun maç temposuna alıştıklarını gösteriyordu.

Her zaman ki gibi Burak ın golleriyle Trabzonspor sahadan 2-1 galibiyet ile ayrılarak taraftarlarına bir bayram hediyesi verdi.

Milli maçlar nedeniyle verilecek olan arada futbolcularda, taraftarlarda biraz nefes alacaklar yoğun futbol temposundan.

3 Kasım 2011 Perşembe

Trabzon Takımını Özlemeli

Tribünde ki taraftarın görevi 90 dakika boyunca takımına destek vermektir.

Kendi enerjisini sahada ki oyuncuya yansıtabilmektir.

Oyuncusunun hatasında onu motive edebilmektir.

Top rakip futbolcuya geldiğinde tepkisini koyabilmektir.

Hakemin vereceği kararlarda hakeme baskı kurabilmektir.

Trabzonspor taraftarı ise kendi sahasında oynanan maçlarda bu davranışları bir türlü sergileyememektedir.

Maç öncesi görüntüsü, ilk dakikalarda gerçekleştiği tezahüratlar ile farklı bir akşam yaşatacağı havası verecek düşüncesi oluşturdu.

Fakat ilerleyen dakikalarda tribünlerde ki sessizlik ve homurdanmalar aynı senaryo ile karşılaşmamıza neden oldu.

Maçtan önce Şenol Hoca nın taraftara seslenişi yine sonuçsuz kaldı.

Trabzon taraftarı artık tribünleri kahve görüntüsüne çevirmiş durumda.

Cehennem diye tabir edilen profil artık ortada yok.

Bu nedenledir ki Trabzon taraftarı takımını özlemeli.

En azından 1-2 maçın Trabzon dışında oynanması gerekli.

Bunun sonucunda belki de Avni Aker de ki özlenen tabloya kavuşur olabiliriz.

2 Kasım 2011 Çarşamba

Gün Destek Günüdür

Gün destek günüdür.

Önceden salı ve çarşamba akşamlarına imrenerek bakan bir takımın taraftarı konumundaydık.

Şampiyonlar ligi müziğinin bizim stadımızda çalınması hayalini kurardık.

Kendi sahamızda Avrupa nın en büyük kulüpleri ile yapacağımız maçtan önce saha ortasında açılacak bayrağı düşlerdik.

Hayaller ve düşler sahnesi artık gerçekleşti bu şehirde.

Şenol Hoca : "Seyircinin maç başından sonuna kadar kontrollü oyunda bizim yanımızda olmasını, destek vermesini istiyoruz."

Tarihinin en büyük başarılarından birine şahit olmak istiyorsan bu akşam stad da yerini al.

90 dakika boyunca tüm enerjini sahaya yansıt, yansıt ki kalemler senin başarını yazmak zorunda kalsın.