27 Aralık 2012 Perşembe
Trabzonspor ilkyarı karnesi
2012 - 2013 sezonuna Trabzonspor 2011 - 2012 sezonun 3. ünvanı ile başladı.
Avrupa liginde mücadele etme hakkı kazanan Trabzonspor'un rakibi ise Macaristan ekiplerinden Videoton Fehervar takımıydı.
Trabzonspor sezonun ilk maçına Karabükspor deplasmanında çıktı ve maç 1-1 eşitlik ile sonuçlandı.
Avrupa ligi maçlarında ise Avni Aker stadyumunda 0-0 kaldığı rakibiyle oynadığı rövanş maçınında normal süresi ve uzatma dakikalarıda aynı skor ile bitince penaltı atışları sonrası Avrupa kupalarına veda etti Trabzonspor.
Ligde sezonun ilk yarısında oynadığı 17 maçın 9'unu kendi sahasında oynarken geri kalan 8 maçta deplasmana çıktı.
Evinde oynadığı 9 lig mücadelesinden 4 galibiyet alırken 3 maç beraberlik ve 2 maçta yenilgi ile sonuçlandı.
Deplasmanda oynadığı 8 lig mücadelesinden ise 2 galibiyet, 3 beraberlik ve 3 yenilgi ile ayrıldı.
İlk yarıda ki en farklı galibiyetini Gençlerbirliği deplasmanında ve kupa mücadelesinde Şanlıurfaspor'a karşı 4-0'lık sonuçla aldı.
En farklı yenilgisini ise Avni Aker stadyumunda Eskişehirspor'a 3-0'lık skor ile aldı.
İlk yarıda yaptığı 3 derbidende berabere ayrılmasını bildi.
Türkiye kupası mücadelelerinin ilk turunda Şanlıurfaspor'u, ikinci turunda ise Kasımpaşaspor'u eleyerek gruplara kalmayı başardı.
Türkiye kupası gruplarında ise rakipleri Eskişehirspor, Antalya ve Mersin İdman Yurdu ile eşleşti.
Grubun ilk maçında Eskişehirspor'u Avni Aker stadyumunda 2-0 ile yendi.
Trabzonspor'un sezonun ilk yarısında bulduğu gollerin altında 12 futbolcusunun imzası bulunuyor.
İlk yarıda ki tüm maçlar gözönüne alındığında Adrian ve Olcan 5'er gol ile en fazla gol atan oyuncuların başında gelirken bu iki futbolcuyu 3'er golle Henrique ve Halil Altıntop izliyor.
İlk yarıda ki asist krallığında ise 3'er asist ile Adrian, Alanzinho, Yasin ve Halil Altıntop yer alıyor.
En uzun süre forma giyen oyuncu ise 1640 dakika ile Zokora olurken onu 1560 dakika ile Emerson ve 1552 dakika ile Onur takip ediyor.
Trabzonspor sezonun ilk yarısında hiç kırmızı kart görmedi.
Sarı kart göre oyuncuların başında ise 6 adet sarı kart ile Serkan ve Bamba yer alıyor. Bunları 5 sarı kart ile Mustafa Yumlu takip ediyor.
Ayrıca Trabzonspor sezonun ilk yarısında maçların normal süresinde hiç penaltı kullanmadı.
24 Aralık 2012 Pazartesi
Forvetsiz bu kadar
İlk yarının son maçı ve rakip ligin lideri Galatasaray.
Hani şu Trabzonspor'un futbolcularının kafalarını para ile karıştıran kulüp.
Şenol hoca maça forvet oyuncularınında kanat oynama özelliği yüksek bir kadro ile sahaya çıktı.
Bir derbi maça hemde evinde oynadığınız bir maça forvetsiz çıkmak açıklanabilir bir düşünce değil.
İlk yarıda ki forvet-kanat oyunculardan Henrique'nin başarısız oyunu ikinci yarının başında bir değişiklik olacağının göstergesiydi fakat bu değişikliğin Aykut ile gerçekleşmesi herkesi şaşkınlık içinde bırakmaya yetti.
Maçta iki takımında futbolcuları tüm yarının yorgunluğu hissettiren cinstendi ve maçta doğru düzgün bir atak olmadan 0-0 sonuçla tamamlandı.
Şenol hocanın maçın son 10 saniyesinde genç Emre Güral'ı oyuna alması ise çoğu kişinin tepsikini çeker cinstendi.
Bu şekilde bir genç oyuncu kazanmak bir yana kendisine olan güveninde kaybolmasına neden olur.
İkinci yarı için umarız hocanın ve yönetimin çalışmları çoktan başlamıştır.
21 Aralık 2012 Cuma
ONURlu mücadele
Ligde kendi sahasında farklı bir yenilgi aldığı Eskişehirspor ile bu sefer kupada mücadele maçına çıktı Trabzonspor.
Her maç olduğu gibi bu maçada hızlı başlamasını bildi.
İlk 20 dakikada Halil ve Adrian'ın golleriyle öne geçen Trabzonspor haftasonu oynayacağı Galatasaray maçının düşüncesiyle oyunu ağırdan almaya başladı.
Defans hattının sürekli hatalar yapması fakat buna karşılık kaleci Onur'un insanüstü performansı skorun Trabzonspor lehine olmasını sağladı.
Trabzonspor halen futbol anlamında güven vermiyor.
Kadro olarak zengin olmasına rağmen ilk 11 futbolcularının sahada ki performansı hep tartışma konusu durumunda.
Şimdi gözler ise haftasonu oynanacak olan ilk yarının son maçı Galatasaray derbisinde.
20 Aralık 2012 Perşembe
Bu ülkede Adalet parti isminden mi ibaret
Bir pankartın stada sokulma hikayesi bu.
1,5*30 m. boyutlarında olan ve "Bu ülkede "Adalet" parti isminden mi ibaret" yazılı bir pankarttı.
İlk aramada başarılı bir şekilde geçen panlart turnikelerin olduğu kısımdan geçtikten sonra polis kontrolüne takılmış.
Polisler 30 m. lik pankartın açılmasında ısrarcı davrandılar çünkü onlara verilen görev bu yöndeymiş.
Gençler ise bir şekilde bu pankartın içeri girmesi için uğraşmışlar.
Pankartın yarısı açıldığında ve yazı okunmaya başladığında polis memuru amirini arayıp bilgi vermiş.
Pankartın tamamı daha açılmamışken talimat veren memur gençlere dönerek tamam tamam açmanıza gerek yok içeri sokamazsın demiş.
Gençlerin nedenini sorduklarında aldıkları cevap ise bir o kadar gülünç : "Siyasi içerik".
Evet ülkede siyaset futbola hiç bulaşmadı ya bu pankartın da stadda açılması siyasi bir eleştri olduğu gerekçesiyle açılmasına izin verilmedi.
Bu kadar uğraş veren gençler eyvallah deyip bu işten vazgeçmeyeceklerdi elbette.
O da ne maçın 2. yarısı üst tribünde bir pankart asılıyordu.
Evet evet bu o el konulan pankarttı.
Her ne kadar 5 dakika kalabilsede asıldığı yerde mesaj bir yerlere ulaşmıştı.
Hani siyaset bulaşmamış ya bakalım hele örneklerine ;
17 Aralık 2012 Pazartesi
Çok bağırmak eşit değildir taraftarlık
Taraftarlık gönül verdiğin bir takımı desteklemektir.
Takımının iyi gününde ve kötü günündede yanında olmaktır.
Senin gönül vermiş olduğun takıma aynı sevgiyi besleyen insanlar ile sıcak dostluklar kurmaktır.
Ülkenin neresinde olursa olsun o formayı üzerine giyinmiş kişinin gözlerinin içine bakarak selam verip sohbet etmektir taraftarlık.
Taraftarlık sadece galibiyet ve başarı anında sürdürülebilen bir olguda değildir.
Öyle olsa 1984 - 2010 arasında hiç şampiyonluk yaşamamış bir takımın taraftarı olma gibi bir eyleme girişmezdik.
Dün yine onbinlerce insan gönül verdikleri takıma destek vermek için stadda ki yerlerini almıştı.
Kimi arkadaş çevresi ile, kimi ailesi ile, kimi sevglisi.
Sonuçta orada toplanma amaçları aynı renklere olan tutkularıydı.
Fakat bir grup vardı ki amaçları futbolun dışına çıktı.
Kendi görüşünde olmayan insanlara karşı takıntıkları tavır ve sergiledikleri son olay bir çok insanı futboldan soğutan cinstendi.
Futbolda şike yapan insan ile stadda bir babayı çocuğunun önünde döven zihniyet aynıdır bunun aksini kimse bana ispat edemez.
Ülkeyi geçtim benim takımıma destek verip bu şekilde davranış gösteren insanların bulunduğu bir ortamda artık futbol izlemek benim için bitmiştir.
14 Aralık 2012 Cuma
Trabzon İstanbul'u mesken tuttu
Trabzonspor tüm birimleri ile bu hafta İstanbul'u mesken tuttu.
1461 Trabzon'un Galatasaray ile olan kupa mücadelesi, Trabzonspor'un Kasımpaşaspor ile olan kupa mücadelesi ve haftasonu İBB ile yapacağı lig maçı ve Trabzonspor Basket takımının Pertevniyal mücadelesi.
1461 Trabzon TT Arena da Galatasaray'ı 2-1'lik bir skorla kupanın dışına itmeyi başardı. Alınan galibiyet çoğu kişi tarafından pek dile getirilmese de 1461 Trabzon'lu oyuncuların inanmaları ve ortaya koydukları mücadele takdir edilecek cinsten.
Trabzonspor basket takımı da Pertevniyal karşısında 80-60'lık bir sonuç ile sahadan galip ayrılmasını bildi.
Trabzonspor ise her daim seyirci ve oyun bakımından üstün olduğu Kasımpaşa stadına kupa mücadelesi için çıktı.
Kasımpaşaspor'un ilk dakikalarda golü bulması herkesin aklına acaba Trabzonspor'da mı elenecek sorusunu getirmedi değil.
Trabzonspor Adrian'ın 88. dakika da gelen kafa golü ile beraberliği yakalamasını bildi ve maç uzatmalara gitti.
Uzatmalarda da gol olmayınca penaltı atışları ile Trabzonspor kupada bir üst tura yükseldi.
Şimdi gözler haftasonu oynanacak İBB maçına çevrildi.
10 Aralık 2012 Pazartesi
Futbol adına iyi sonuç olarak kötü
Geçen hafta alınan farklı galkibiyetin tesadüfi mi yoksa gerçekten takım olma yolunda atılmış adım mı olduğu bu Kayserispor maçında belli olacaktı.
Trabzonspor daha ilk dakikalarda baskılı oyun ortaya koydu ve atılan gol ofsayt olunca herkes oyunun Trabzonspor adına güzel olacağı kanısındaydı ki Kayserispor yan top ile öne geçmeyi bildi.
Daha sonra Trabzonspor'un rakiplerinden daha çok puan kaybına neden olan direkler yine sahne aldı.
Kayserispor'lu futbolcuların daha ilk dakikalarda oyunu soğutma çabaları ve yaptıkları faullere kart verilmemesi de oyunu lehlerine çevirmeye yetiyordu.
Hakemin göstermediği kartlar ve vermediği penaltıda maça damga vuran olaylar arasındaydı.
Sahada Trabzonspor'un kazanmaması için tüm etkenler mevcuttu.
Atılan golde zaten bu zorluğa bir gösterge olarak çaba harcanan bir şekilde geldi.
Trabzonspor evinde ki bir maçtan daha puan kaybı ile ayrıldı.
Ortaya konulan futbol en azından kadronun oturması açısından iyiye işaretti.
4 Aralık 2012 Salı
Sonuç güzel taraftar güzel
Eskişehirspor'a Avni Aker de ağır bi şekilde mağlup olduktan sonra Ankara'da Gençlerbirliği deplasmanına gitti Trabzonspor.
Ankara'da oynadığı takımlara ve maçlarda büyük bir üstünlük sağlayan takımımız yine bir sıçrama olarak görüyordu bu maçı.
İlk dakikada gelen gol ve sonrasında rakibin maçın 17. dakikasında 10 kişi kalması ile oyunun kontrolü Trabzonspor'a geçti.
Trabzonspor'lu futbolcular bu sezon ki en yüksek isabetli pas oranına sahip oldular bu maçta.
Takım sahadan 4-0 lık net bir skor ile ayrılırken halen ligin en az gol yiyen takımı ünvanını korumakta.
Ligin üst sıralarında ki takımların puan kayıpları yaşadığı bu haftada alınan bu 3 puan daha değerli bir hale geldi.
Gelelim taraftara. Trabzonspor kendi sahasında bu kadar destek görmedi diyebiliriz.
Teşekkürler Ankara'da bulunan ve onlarca km yol gidip destek veren taraftarlara.
30 Kasım 2012 Cuma
27 Kasım 2012 Salı
Fırtına doğduğu yerde esemiyor
Fırtına doğduğu şehirde esemiyor.
Nedir bunun nedenleri.
1-) Hocanın haftalardık takıma katkısı olmayan futbolcularda ki ısrarı.
2-) Aldığı milyon dolarların hakkını sahada veremeyen futbolcu.
3-) 20 bin kişilik stadyumu dolduramayıp takımına destek veremeyen taraftar.
Hele hele dün akşam yaşanan olayları gördükten sonra Avni Aker taraftarları arasında ki belli bir grubun değil tribün stad çevresinde bile gezinmemesi gerekiyor.
Trabzonspor taraftarı bu kadar çaresiz olmamalı.
3 Temmuz şike sürecinden bu yana hakkı yenilen, şampiyonluğu elinden alınan bir taraftarın mücadele ruhunun kamçılanması gerekirken tüm duygularına ket vurulmuş durumda.
Bir de bu süreç boyunca Temiz olan başkanlarını desteklemek yerine istifaya davet edip, şike yapmış bir takımı Avni Aker de alkışlamak artık olayların son noktası.
Fırtına tekrardan esecekse bunun yeri Trabzon'dur Avni Aker'dir.
Bu yüzden herkes şapkasını önüne koyup gerekli adımlar atılmalı.
20 Kasım 2012 Salı
Adın Adın zirveye
Şenol Hoca kendisinden beklenmedik bir şekilde bir mücadeleye 2 forvet ile çıktı.
Özellikle Trabzon'da tepki gören Halil'i ilk 11'e almayıp hazırlık maçlarında iyi performans sergileyen Emre ile maça başlaması tüm gözleri genç oyuncunun üzerine çekti.
İlk dakikalarda başlayan Orduspor atakları maçın kolay olmayacağının göstergesiydi.
İlk yarısı golsüz geçen mücadelenin 61. dakikasında suskun golcü Janko da bu sezon ki ilk golü ile tanıştı.
Stancu ile beraberliği sağlayan Orduspor umutlansa da maça damgasını vuran isim sonradan oyuna girip ilk golde asisti yapan ve galibiyet golünü atan Olcan oldu.
Kendilerini medyanında gaza getirmesi ile Trabzonspor'a rakip gören Ordu taraftarlarının ise çalıntı şovu, maç esnasında ki küfürleri ve maç sonunda ki Trabzonspor otobüsü yerine kendi otobüslerini taşlama olayı Karadeniz insanına yakışmayan cinstendi.
Ayrıca Stadda bulunan Trabzonspor taraftarlarının "Bize Heryer Trabzon" tezahüratı esnasında sesi kısan Lig Tv ekibini yaptıkları terbiyesizlik yüzünden özür dilemelerini bekliyorum.
18 Kasım 2012 Pazar
Nedir bu Temiz Futbol Eylemi
Nedir bu Temiz Futbol adını verdikleri eylem ?
Amaçları nedir bu insanların ?
Eylem fikrinin temelleri ilk olarak 21 Nisan 2012 günü Beşiktaş'ta bulunan bir dernekte atıldı.
O gün orada sadece 19 kişi vardı.
Oda da konuşulan bir konu vardı : Adaletsizlik !
3 Temmuz da Türkiye'de futbol alanında şike yapılmıştı ve ülkenin üst düzey insanları da dahil olmak üzere çoğu kişi bu pisliği örtmek peşindeydi.
Ama bu 19 kişi adına Adalet arayışımızda ki sessiz çığlımız dedikleri bu eyleme 5 Mayıs günü Türkiye Futbol Federasyonu önünde başladılar.
Yeri geldi ailesinden ödün verdi, yeri geldi işinden ödün verdi.
Eline aldı dövizini ve durdu binanın önünde sessizce.
Kendileri sessizdi ama dövizleri can acıtacak şekildeydi vicdan sahibi insanlar için.
Yılmadılar, bıkmadılar ve eylemleri İstanbul'un en kalabalık noktası Taksim meydanına taşıdılar.
Ne bir taşkınlık, ne bir tezahürat.
Halen sessizlerdi ama sayıları artıyordu.
Sayılarının artması yetmezmiş gibi bir de farklı şehirlere yayılıyordu ki bu da bir çok kişinin zoruna gidiyordu.
Sürekli suçlanıyorlardı saçma sapan nedenlerle.
Bu suçlamaların başında ise bu eyleme katılan insanların para aldığı yalanı idi.
O eyleme başından beri katılan bir insan olarak banka hesap dökümanlarımı herkesin görüşüne açmaktan kesinlikle çekinmem.
Eylem sonrası çay ve simit eşliğinde sohbetler yaptık ve sohbet bitiminde herkes cebinden bir miktar çıkarıp hesabı ödediğimiz oldu.
Son parasını o hesaba ödeyen insanlar tanıyorum, son parasını akbiline doldurup sırf orada olan insanlarıda.
Bu yüzden lütfen suçlama yaparken bile delillerinizi ortaya koyunda karşımıza çıkın.
Temiz Futbol Google Grup - https://groups.google.com/forum/?fromgroups=#!forum/temiz-futbol
Temiz Futbol Facebook Grup - https://www.facebook.com/groups/160356150762878/
10 Kasım 2012 Cumartesi
Kötü oyuna rağmen 3 puan
Ligin zayıf ekibi Akhisar karşılamasında kanat oyuncularının kadro dışı bırakılması ile başlayacak Trabzonspor da maç öncesi kanatsız ortasahanın durumu konuşulmaya başlanmıştı.
Uzun bir süre sonra formasına kavuşacak olan Colman'ın performansı ve orta alanda ki Colman - Sapara - Adrian üçlüsünün ortaya koyacakları ekip çalışması da cevabı beklenen sorular arasındaydı.
Maçın 3. dakikasında geçen hafta takımın en iyisi olarak görülen Adrian yine sahneye çıkıyor ve güzel bir gol ile takımı öne geçirmesini bildi.
7. dakika da ise kullandığı köşe atışı sonrası Janko'nun çevirdiği topta Emerson durumu 2-0 a getiriyor ve devrenin bu şekilde bitmesini sağladı.
Gollerden sonra yine oyun adına olumlu bir görüntü saha içerisinde yoktu.
İkinci yarıya Akhisar baskılı başladı ve durumu 2-1 e getirdikten sonra Şenol hoca oyuncu değişiklikleri ile oyuna tekrar hakim olma çabası içindeydi.
Ara ara gerçekleşen Akhisar ataklarının sonuçsuz kalması ve Adrian'ın oyunun sonlarına doğru tekrar sahneye çıkıp harika bir gol ile perdeyi kapatması uzun bir süre sonunda Trabzonspor taraftarlarının yüzünün gülmesini sağladı.
Halil, Serkan ve Zokora'nın takımı etkileyen olumsuz oyunları sonrası Şenol hocanın nasıl bir karar alacağı önümüzde ki haftalarda beklenen sorular arasında.
Rakip kolaydı, alınan 3 puan sevindirici fakat yine de Trabzonspor adına yakışmayan bir futbol vardı sahada.
7 Kasım 2012 Çarşamba
Kazım abiye mektup
İyi ki doğdun Kazım abi.
Seninle tanışmak hiç nasip olmadı.
Tam Hey Gidi Karadeniz - 2 Konserine hazırlanıyordun.
Aklıma koymuş gelip seni canlı dinleme mutluluğuna erişecekken ölüm haberin geldi.
Cansız bedenin ama yaşayan ruhun son defa çıktı o sahneye.
Bizlerden biri olduğun hep söylendi.
Taksim meydanında 1 Mayıs günü yer aldığımda sadece senin posterini açmamızdan ötürü bile insanların özlem dolu bakışlarını gördüm gözlerinde.
Bizler de senin gibi güçlünün yanında olmak değilde kahraman olarak gördüğün Trabzonspor'un birer parçası olduk.
Şampiyonluğumuz çalındı abi.
Hemde göz göre göre.
Ve bu sefer durum daha da vahim abi. Ülkenin en yüksek mevkileri bile bu hırsızlığa, adaletsizliğe ortak oldular.
Ama bizler buna göz yumamazdık. Statükonun tekrardan devrilmesi gerekliydi.
Haksızlığa karşı her hafta eylem yaptık ve halen de yapıyoruz.
Biz eylem yapanlar olarak biliyoruz ki sen hayatta olsaydın mutlaka yanımızda olurdun.
Sohbetimize ortak olurdun, çayımıza şeker, simitimize can olurdun.
Özledik seni Kazım abi.
Doğum günün kutlu olsun.
6 Kasım 2012 Salı
Sorun nerede : Oyuncu değişikliği ? Oyuncu Ruhu ? Teknik Heyet ? Yönetim ?
Farklı bir kadro yapısı ile Antalyaspor karşısına çıktı bu sefer Trabzonspor.
Sakat olan Giray defansda ki yerine, Soner Zokora'nun yanına ve 9 haftadır ilk 11 yüzü göremeyen Adrian sonunda formasına kavuşmuştu.
Soner'in yeni görev yerinde ki başarılı performansı, Giray'ın futbol oynama özlemi, Yasin'in sağ kanadı iyi kullanması ve Adrian'ın maç eksiği olmasına rağmen oyun zekasını konuşturması ilk yarıyı Trabzonspor'un önde bitirmesini sağladı.
İkinci yarı Antalspor'un değişiklikleri Şenol hocanın değişikliklerine üstün gelince ve hakemin de hatalı kararlarıda buna etkin olunca Trabzonspor bir deplasman mücadelesinden daha puansız ayrıldı.
Trabzonspor bu sonuçlar ile ligin üst sıralarından kopmaya devam ediyor ve lig sonunda ki hedefler şuan itibariyle uzak görünüyor.
Yönetim ve teknik heyetin bu saatten sonra atacağı hamleler herkes tarafından bekleniyor.
2 Kasım 2012 Cuma
Bir garip totem benim ki
Bir insan topluluğunun ya da tek bir kişinin gizemsel ve büyüsel duygularla bağlı bulunduğu hayvan, bitki, doğasal olay ya da cansız bir nesne olarak bilinir totem.
Günümüzde ise daha çok futbol taraftarları arasında kullanılan bu kelime anlam itibariyle kişinin taraftarı olduğu takımın galibiyeti için belli başlı yöntemler denemesi hayatında.
İç çamaşarını ters giymek, belli bir mekanda maçı izlemek, koltuğa farklı şekilde oturmak, maçı izlememek, sevişmek ( bunu tamamen uydurdum ama inanıyorum ki mutlaka var ) vb. daha da çoğaltılır bu örnekler.
Benim totemim ise bir zamanlar Trabzospor kaptanlığını da yapmış olan Hüseyin Çimşir'in forması ile maçları izlemek.
Peki bu forma bana nasıl geldi : kardeşim askerlik yaptığı sırada orada bulunan arkadaşlarından birinin babası Trabzonspor otobüsünün şoförlüğünü yapmaktaymış ve onun hediyesi olarak geldi.
Bazı arkadaşlarıma göre o gün lanetli sayılabilir.
Ne zaman toplu bir şekilde maç izlense üzerime bu formamı giyer ve mekanda yerimi alırım.
Tamam maçların çoğu aleyhimize bitmiş olabilir ama bunun tek sorumlusunun ben ve formam olduğu konusunda onlarla hemfikir değilim.
En yakın örneğini ise Bursa'nın 37 yıl aradan sonra bizi Avni Aker stadında yenerken gördük.
Ofspor'un Beşiktaş'a elenmesinin altında bile beni sebep gösterenler var :))
Neyse yeni aldığım karar ile bundan sonra o forma ile maç izlemeyeceğim ve alınacak sonuçlarda o gruptaki insanlar üzerinde baskım artacak.
29 Ekim 2012 Pazartesi
Maç yazısı mı ?
Bu maç hakkında ne yazılabilir ki.
Trabzonspor gibi bir takım kaleyi tutan ilk şutunu 88. dakika da atabiliyor.
Tribünlerde rakip takımın tezahüratları duyuluyor.
Sahada ruhsuz şekilde dolanan futbolcular.
Oyundan alınma psikolojisi ile sahada mücadele etmeye çalışan futbolcular.
9 maç sonunda atılan sadece 7 gol ve oyunu kazanmak adına görülemeyen mücadele.
Ve maçın son dakikasında hakem müsvettesinin veremediği bariz gol.
Bakalım ne zaman son bulacak tüm bu olumsuzluklar ve özlenilen futbolu izleyebileceğiz.
22 Ekim 2012 Pazartesi
1967. gol yakışmayan futbol
Milli maçlar nedeniyle lige verilen arada milli forma giyen futbolcuları başarılı performans sergileyen Trabzonspor ve milli forma giymeyen futbolcuların hazırlık maçlarında sergiledikleri performanslar oldukça göz doldurmuştu.
Herkes Şenol hocanın bu performansları gözönüne alarak bir kadro kurmasını beklerken yine hayal kırıklığı ile karşılaştı taraftar.
Uzun süredir bir verim alınamayan Halil ile tek forvet olarak maça başlaması kafaları karıştıran cinsdeydi.
Eksikleri olan ve son haftalarda başarısız sonuçlar alan Beşiktaş karşısında ve rakiplerinin de puan kaybettiği bir haftada daha cesur bir dizilim ile sahaya çıkmayı bekliyordu taraftar.
Trabzonspor için ayrı bir önemde lig tarihi boyunca atılan gol sayısının 1966 olması ve kuruluş tarihi olan 1967. golü kim atacak sorusu da merak içinde beklenmekteydi.
İlk yarısı ortada giden maçın son dakikalarında Fernandes'in kurnazlık denemesi başarılı olamayınca Sapara'nın jenerik golü ile Trabzonspor devreyi önde kapattı.
İkinci yarı yapılan hatalı değişiklik maçın Beşiktaş lehine dönmesine neden oldu ama Onur'un yapmış olduğu harika kurtarışlar sayesinde maçtan 1 puan ile ayrılmasını bildi Trabzonspor.
Şenol hoca maç sonu yaptığı açıklamada kendi hatasını kabul etti ama tabi ki bu giden puanları geri getirmeye yetmiyor.
20 Ekim 2012 Cumartesi
Sevgili Olmak - 3
Sevmek yada sevilmek için insanlar tiplerini sorun edebilmekteler.
Güzel yada yakışıklı olmak değildir tüm mesele.
Mesele çiftlerin birbirine ayak uydurabilmeleridir.
Beraber iken gülebilmeleri, saatleri beraber geçirdikleri zamanın saniye gibi geçtiğinden şikayetçi olmalarıdır onları birbirine tutan.
Gözlerine baktığında yada konuştuğunda ses tonundan anlayabilmesidir ona olan sevgisinin göstergesi.
Sevgili olmak güzel bir histir insanoğlu için hakettiği değerleri verdikleri zaman birbirlerine.
14 Ekim 2012 Pazar
Sevgili olmak - 2
Ne dedik bir önceki yazımızda mücadele gerekli.
Bilinir ki mücadele etmeden bir şeyleri haketmek kolay değildir.
Peki ya süre ne kadar diye aklınıza gelebilir.
Süre sizin onu istemenize ve onun sizi onu hakedebileceği seviyeye geldiğinizi farkettiği andır.
Bir erkek açısından olaylara bakalım çünkü adım atması gereken taraf olarak hep erkekler göründü bu zamana kadar.
Evet belki ilk görüşte hoşlanmışsınızdır ( bakın sevmek değil hoşlanmak ) ama hemen bunu açıklamak gibi bir niyet olayın kesilip atılmasına neden olur.
Sevmek ayrı bir duygudur.
İnsan ilk önce hoşlanır karşısında ki cinsten : duruşundan, konuşmasında, giyiminden vs...
Sevmesi için daha yakın olmalı ve daha fazla vakit geçirmeli.
11 Ekim 2012 Perşembe
Sevgili olmak - 1
Karşı cinsten iki insanın birbirlerine duydukları sevginin diğer insanlara karşı duydukları sevgilerinden oranla daha fazla olduğu bir durum olarak açıklanabilir.
Peki bu durum ile nasıl karşılaşır insanoğlu.
Özellikle erkekler gördükleri tüm kızlara aşırı derece bir sevgi duyma konusunda üstün bir varlıktır.
Kızlar ise daha çok bekleyen kesimi oluşturmakta.
Şimdi gelelim sevgili olma durumuna.
Ha deyip hemen ilk görüşte ve ilk konuşmada insanların hayatlarında ki onları bekleyen belli süreç içinde o kişi ile bir şeyler paylaşma gibi niyetleri olmayabilir.
Bu yüzden mutlaka belli bir zaman dilimi içinde bir mücadele söz konusu olacaktır...
(resim alıntıdır)
6 Ekim 2012 Cumartesi
Hani taraftar hani oyun
3 haftalık cezası biten Trabzonspor'u çoşkulu bir taraftarının karşılayacağı bir maçın düşüncesi içinde bekliyorduk Kasımpaşa maçını.
Ne yazik ki bir hayal kırıklığı yaşandı ve stadın büyük bir bölümü boşluktu.
İnsan keşke hep cezalı mı olsa diye içinden geçirmiyor değil hani.
Kasımpaşa ortaya koyduğu performans ile bu sezon adından söz ettirirken Trabzonspor yine kendi evinde ki mücadeleye tek forvet ile çıkmıştı.
Ortada devam eden bir oyunda Olcan'ın atmış olduğu harika frikik golü ile hem devrenin hem de maçın skorunu belirlemişti Trabzonspor.
Gol yollarında ki sorun her hafta kendi göstermekte ve bu da her maçın hem oynayanlar hem de izleyenler açısından hep sıkıntılı hal almasına neden oluyor.
Trabzonspor da halen bir kadronun iskeletinin kurulamaması ilerleyen haftalarda nasıl sıkıntılar ile karşılacağının göstergesi durumunda.
1 Ekim 2012 Pazartesi
Bir hafta iki farklı futbol
Geçen hafta Fenerbahçe deplasmanında sergilenen futbol, bulunan ama değerlendirilemeyen pozisyonlar ve bu hafta kendi sahanda deplasman takımı gibi oynanan bir oyun.
Trabzonspor gibi bir takımın kendi sahasında ki maça tek forvet ile çıkması ( belki yerli forvetinin rahatsızlanması ve yabancı kontenjanın buna imkan vermesi ) kesinlikle kabul edilebilecek bir durum değildir.
Ligde önemli rakiplerinin puan kaybı yaşadığı bir haftada alacağı galibiyet ile büyük bir avantaja sahip olacaktı.
Maçın ilk yarısında kaleye hiç şut çekemeyen bir takım vardı sahada. İkinci yarının başlamasıyla Soner'in akıl dolu golü ile beraberliği yakalasa da maçı kazanmak adına pek bir umut yoktu takımda.
Sakatlıktan dönen Serkan'ın form tutan Zeki yerine tercih edilmesi, Adrian gibi bir futbolcunun 18 kişilik kadroda yer bulamayıp Barış Özbek gibi bir ismin sürekli ikinci yarılarda şans bulması da cevap bekleyen sorular arasında.
Trabzonspor rakiplerinin ve geçen sezonun aksine sadece lige yoğunlaşmış durumda iken puan kayıplarına artık tahammül olmamalı.
25 Eylül 2012 Salı
Şampiyon gibi karşılandı Şampiyon gibi oynadı
2010-2011 şampiyonu Trabzonspor her zaman olduğu gibi yine çoşkulu bir şekilde karşılandı Atatürk Havaalanında.
Sakat oyuncularının çokluğundan ötürü sınırlı sayıda İstanbul a gelen Trabzonspor kafilesi yine taraftarları eşilğinde kalacakları otele götürüldü.
Her ne kadar maçın favorisi Fenerbahçe olarak görünsede özellikle maçın ikinci yarısında Trabzonspor'un etkili futbolu ve Olcan ile yararlanamadığı pozisyonlar ile karşılaşmadan 2 puan kaybı ile ayrıldı.
Bu sezonun belki de en etkili futbolunu oynayan Trabzonspor eksik kadrosuna rağmen ileri ki haftalar için güven verdi denilebilir.
Şenol hocanın oyuncuları kadroya almaması ve oyuncu değişiklikleri sürekli eleştirilse de kulübede ki varlığı ve yaptığı açıklamalar hocanın bu camia içinde ki önemini ortaya koymaya yeterli.
Sakat oyuncularının çokluğundan ötürü sınırlı sayıda İstanbul a gelen Trabzonspor kafilesi yine taraftarları eşilğinde kalacakları otele götürüldü.
Her ne kadar maçın favorisi Fenerbahçe olarak görünsede özellikle maçın ikinci yarısında Trabzonspor'un etkili futbolu ve Olcan ile yararlanamadığı pozisyonlar ile karşılaşmadan 2 puan kaybı ile ayrıldı.
Bu sezonun belki de en etkili futbolunu oynayan Trabzonspor eksik kadrosuna rağmen ileri ki haftalar için güven verdi denilebilir.
Şenol hocanın oyuncuları kadroya almaması ve oyuncu değişiklikleri sürekli eleştirilse de kulübede ki varlığı ve yaptığı açıklamalar hocanın bu camia içinde ki önemini ortaya koymaya yeterli.
13 Eylül 2012 Perşembe
Namuslu - Namussuz
Ali Rıza Bey, kendi halinde dürüst ve namuslu bir mutemettir. Bu nedenle çevresinde hor görülmektedir. Birgün, işyerine ait yüklü miktarda bir parayı çaldırır. Ancak, ne yaparsa yapsın, parayı çaldırdığına kimseyi inandıramaz. Parayı Ali Rıza Bey'in çaldığına inanan herkes, onun etrafında pervane olmaya başlar.
Filmin konusundan da anlaşılacağı gibi namusu ile yaşarken insanların pek itibar göstermediği bir şahıs iken belli bir parayı çaldırtıkdan sonra insanların onun numara yapıp parayı çaldığını zannettikten sonra ki itibarının artışı söz konusu.
Günümüzde ise 3 Temmuz dan itibaren yaşanan şike süreci de bu filmin konusundan aşağı kalır bir yanı yok.
Belgeler ile şike yaptığı ispatlanan, bu olaydan ötürü ceza alıp mahkum olan insanlar el üstünde tutulup, hemen hemen hergün lehine haberler yapılır.
Çalınmış olan hakkını geri isteyen, gerekli mercilere başvuran insan ise hor görülür bir halde.
Evet bir tuhaflık söz konusu di mi?
Tam tersi bir olay olması gerekiyordu aslında ama artık düzen değişti. Paranın gücü hakim oldu.
Para adaletin yönünü değiştirdi, haksızı baştacı yaptı, hırsızı önder yaptı.
Ülke liderlerinin bile bu düzensizlik içinde rol aldığını düşündüğümüzde diyecek tek şey var Allah haklının yanında ve yardımcısı olsun.
Şüphesiz ki Allah (c.c), size adâleti, iyilik yapmayı ve yakınlara bakmayı emreder;
6 Eylül 2012 Perşembe
Transfer dönemi
Bir duyum sezonunun daha sonuna gelmiş bulunmaktayız.
Hangi isimler geldi hangi isimler geçti transfer sezonu içinde.
Emre Güral, Yasin Öztekin ve Soner Aydoğdu transferleri ile genç bir kadro kuracağının sinyallerini vermeye başlamıştı Trabzonspor.
Yerli piyasasına bu isimler ile noktayı koyduktan sonra sıra yabancı transferine gelmişti ve alınan ilk isim Zokora'nın arkadaşı Sol Bamba idi.
Trabzonspor bu yaptığı transferlere rağmen halen eksik bölgelere oyuncu arayışında idi.
Sol bek, sağ bek ve forvet transferleri de gerekliydi takıma.
Bu sırada lig ve avrupa serüveni de başlamıştı takım için.
Ligde alınan sonuçlar ve Avrupa da ki Videoton takımına mağlup olup maceranın bitmesi transferi daha da bir önemli hale getirdi.
Forvet hattına Porto dan Marc Janko ve Sol beke de Benfica dan Emerson transferi ile bir transfer sezonu daha geride kaldı.
Artık gözler Şenol Güneş üniversitesine çevrildi.
Rakiplerinin geniş kadrosuna karşılık yapacağı hamleler Trabzonspor'un ligde ki yerini belirleyecektir.
3 Eylül 2012 Pazartesi
Gazi Trabzon
Ligin 3. haftasında Antep deplasmanına önemli oyuncularından eksik bir şekilde giden Trabzonspor sahadan 1-0 mağlup ayrıldı.
Son 5 resmi maçta rakiplerine sadece 3 gol atabilen Trabzonspor forvet hattının sıkıntılı olduğu görüldüğü halde halen tek forvet ile mücadelelere başlaması can sıkıcı bir hal almaya başladı.
Ortasahada top hakimiyetini sağlayacak Colman ve Adrian gibi oyuncularında kadroya dahi alınmaması tüm gözleri Şenol hocanın üzerine çekmeye yetiyor.
Hoca ve yönetim arasında ki iç savaşın takıma yansıması şeklinde olarak konuşulsa da bu konuda en büyük zararı milyonlarca taraftar yaşıyor.
En kısa sürede aralarında ki sorunun çözülüp takımın daha yi bir hal alması gerekiyor.
31 Ağustos 2012 Cuma
Hüsran
Yine Avrupa sahnesinde bir hüsran.
Macar takımı Videoton a iki maç süresi boyunca tek bir gol atamadan penaltılar ile elenen bir Trabzonspor.
Peki suç kimde ?
Transferi onaylamayan Şenol hoca da mı ?
Başka transfer yapmak için elemelerin geçilmesini bekleyen yönetim mi ?
Şimdi suçluyu bulsak bize ne yararı olur peki. Avrupa da elendikten sonra her daim sonuçları belli olan bu ligde mücadelenin bir anlamamı kalır.
Tüm bu sonuçlar karşısında ise en büyük yarayı her zaman olduğu gibi taraftar alıyor.
Hayatı Trabzonspor a endeksli olan milyonlarca insanın uykularının kaçmasına, sinirlerinin yıpratılmasına neden oluyor.
Bu taraftar zaten ilk çileyi sevdi sonradan başarılar geldi.
Karadeniz insanını kansere sürükleyen tek etken artık Trabzonspor kaldı.
27 Ağustos 2012 Pazartesi
Suskun golcülerin gecesi
Trabzonspor lig de ki ilk maçına cezası nedeniyle sadece kadın ve çocuk taraftarlarının önünde Elazığspor karşısında çıktı.
Colman'ın sürpriz bir şekilde kadro dışı kalması kafaları karıştıran bir durumdu maç öncesi.
Maç başladığında herkes özlenen Trabzonspor oyununu sahada görüyordu. Çok pas yapan ve rakibi baskı altına alan bir Trabzonspor vardı.
İlk yarıyı suskun golcusü Vittek'in attığı gol ile 1-0 önde bitiren Trabzonspor ikinci yarı da diğer suskun golcü Henrique ile durumu 2-0 yapıp maçtan galibiyet ile ayrılmasını bildi.
Haftaiçi oynanacak olan Videteon deplasmanına moralli gitmek açısından bu galibiyet hem takım hem de taraftar açısından oldukça iyi bir sonuçtu.
Şimdi gözler haftaiçi oynanacak olan Uefa Avrupa ligi play off karşılaşmasına çevrildi. Alınacak galibiyet yada gollü beraberliklerde Trabzonspor gruplara kalabilecek.
24 Ağustos 2012 Cuma
Kolay rakip psikolojisi
Trabzonspor Uefa Avrupa ligi gruplarına kalmak için önünde ki Macar ekibi Videoton engellini aşmak zorundaydı.
Kurada Videoton ismi karşımıza çıkınca herkesin aklında kolay bir rakip, yedekler ile bile çıksak rahat galibiyet alacağımız konuşuluyordu.
Videoton takımının sahaya gol yememek için çıkacağı belli iken Trabzonspor'un tek forvet olarak sahaya Halil ile çıkması akıllara soru işaretlerini getirdi.
Videoton takımının sert oyunu karşılığında maç hakemininde bir türlü kartları gösterememesi sertliğin dozunu arttırmalarına müsade eder nitelikteydi.
Yapılan iki mecburi sakatlık değişikleri oyunun seyrini değiştirecek nitelikte olmadığından Videoton takımı sahadan istediği sonucu alarak ayrılmasını bildi.
Bu sonuçla Trabzonspor içinde ki yönetime ve hocaya muhalif kesimin de artık sesi oldukca yüksek çıkmaya başladı.
19 Ağustos 2012 Pazar
Yeni Bir Kirli Sezon
Yeni bir kirli futbol sezonunun açılışını yapmış bulunmaktayız.
Kirli çünkü halen gerekli olan kararların alınmamış olması ve şike olayına bulaşmış kişilerin spor hayatlarına futbolcu, teknik adam yada başka olarak devam ettikleri bir ligden söz ediyoruz.
Böyle bir lige Karabük deplasmanında başlayan Trabzonspor sürpriz bir kadro ile sahaya çıktı.
Geçen yılın formsuz oyuncusu Volkan'ın göstermiş olduğu harika performans ile ilk yarıyı 1-0 önde kapatmasını bildi.
İkinci yarı yapılan anlamsız değişikliklerin Şenol hocanın skoru korumak istemesi ve yönetime bir mesaj niteliği taşır şeklindeydi.
Belli bir süre forvetsiz mücadele veren Trabzonspor'un kalesinde golü görmesi sürpriz olmayacaktı ki Karabük'ün etkili oyuncusu Shelton golü buldu.
Skoru lehine çevirmek için son dakikalarda yapılan Henrique değişikliği de sonuç vermeyince ligin ilk haftasına 2 puan kaybı ile başladı Trabzonspor.
Gözler şimdi haftaiçi oynanacak olan Uefa Avrupa ligi eleme maçına çevrildi.
4 Temmuz 2012 Çarşamba
Metropol Şehir İstanbul mu ?
Dünyanın sayılı metropollerinden biri olarak gösterilir İstanbul.
İçinde bulundurduğu sosyo-ekonomik durum, nufüs ve ülkenin en gelişmiş şehirlerinden ve tarihi dokusu ile gerçekten metropol ünvanını hakeden şehirlerden biri.
Sahip olduğu iki havaalanı ile günde onbinlerce insanın uğrak merkezi durumunda bulunan İstanbul'un havaalanına ulaşımı daha çok metro ile sağlanmaktadır.
Metropol şehir İstanbul'un metro seferlerinin haftaiçi 00:15, haftasonu 00:30 kadar hizmet vermesinin mantıklı bir açıklaması olmaması gerekir.
Sıklıkla olmamakla beraber metro seferlerinin belli aralıklarla 24 saat hizmet vermesi gerekmektedir.
İnsanların gidecekleri yere daha kolay ulaşım sağlamaları için gerekli böyle bir hizmetten mahrum etmemek gerekmektedir.
Hele bir de gece yarısı metronun halen çalıştığını düşünüp havaalanında indikten sonra metro ile arasında ki mesafeyi düşündüğünüz zaman insanın canı daha da sıkılıyor.
Bu konuda yapılacak olan çalışmalar için gerekli yerlere başvuru da bulunmak herkesin görevi olmalı.
7 Haziran 2012 Perşembe
Seni Seviyorum
İnsan bazen nerede ne ile karşılacağını bilemez.
Hiç ummadığı anda kader karşısına çıkarır bazen olayları bazen kişileri.
Mekan hiç belli değildir kader için.
Bir bakmışsın yolda yürürken, bir bakmışsın bir parkta otururken, bir bakmışsın bir otobüs durağında.
Evet bir otobüs durağı ve bir otobüstü kaderin benim için planladığı.
Bir merhaba ve içten bir gülücük idi hayatta ki değişime neden.
Aklımı artık kendim için kullanma sürem bitmiş ve duygularım da uzun süredir olmayan bir heyecan fırtınası oluşmuştu.
Tek bir gülüşün ve masum bir el sallayışın bile artık önemi büyüktü hayatımda.
Gözlerde ki ışık yaşama daha sıkı tutulmak adına bir işaretti.
Uzun süre gizli duygular şeklinde yaşanmışlığın ardından artık dökülüverdi "seni seviyorum" kelimesi ağızdan.
Ve pişman değildi tüm engellere rağmen akıl duyguların önüne geçmesine izin verdiği için.
Ve ben bir kez daha söylüyorum seni seviyorum diye.
Hiç ummadığı anda kader karşısına çıkarır bazen olayları bazen kişileri.
Mekan hiç belli değildir kader için.
Bir bakmışsın yolda yürürken, bir bakmışsın bir parkta otururken, bir bakmışsın bir otobüs durağında.
Evet bir otobüs durağı ve bir otobüstü kaderin benim için planladığı.
Bir merhaba ve içten bir gülücük idi hayatta ki değişime neden.
Aklımı artık kendim için kullanma sürem bitmiş ve duygularım da uzun süredir olmayan bir heyecan fırtınası oluşmuştu.
Tek bir gülüşün ve masum bir el sallayışın bile artık önemi büyüktü hayatımda.
Gözlerde ki ışık yaşama daha sıkı tutulmak adına bir işaretti.
Uzun süre gizli duygular şeklinde yaşanmışlığın ardından artık dökülüverdi "seni seviyorum" kelimesi ağızdan.
Ve pişman değildi tüm engellere rağmen akıl duyguların önüne geçmesine izin verdiği için.
Ve ben bir kez daha söylüyorum seni seviyorum diye.
4 Haziran 2012 Pazartesi
Temiz Futbol İstiyoruz
5 Mayıs günü.
Temiz Futbol İstiyoruz sloganıyla ilk sessiz çığlığımızın başladığı tarih.
Elimizde dövizler ve önümüzde pankartımız.
Her yaş grubundan insanın bulunduğu duyarlı bir topluluk.
Tek istedikleri adaletli bir futbol.
Herkesin eşit olduğu, tüm kararların eşit uygulandığı bir futbol arenası için.
Maç sonuçlarının, hakem kararlarının takımların rengine göre şekil almayacağı bir lig için.
Bizler her cumartesi saatler 13:30'u gösterdiğinde her zaman ki gibi yerimizi alıp haklılığımızı savunmak için orada olacağız.
Bizlere twitter ve google mail grubu üzerinden iletişime geçip yanımızda olan ve katılma imkanı olmayıp mesajları ile bizimle irtibata geçen tüm dostlara da selam olsun.
Bu hafta itibari ile protestomuzun yeri İstinye de son bulmuş olabilir.
Ama mücadelemizin yeni adresi bundan böyle Taksim meydanı olacaktır.
Bizler her zaman ki saatte orada olacağız.
Sizleri de en kısa sürede orada görmek isteriz.
17 Mayıs 2012 Perşembe
Abdulhamit Han'ın komutanının rüyası
Milli Şairimiz Mehmet Akif her sabah erkenden gittiği
Ayasofya'da birinin sürekli gözyaşı döküp ağladığına şahit olunca dayanamaz bir
gün artık bunca gözyaşının sebebini,bilmediği bu insandan sorar.
Adam anlatmak istemese de Akif'in ısrarı üzerine nihayet gözyaşlarını silerek başlar meselenin iç yüzünü ifade etmeye...
Onun ağzından dinliyoruz şimdi:
-Ben der, 2. Abdulhamit hanın ordusunda binbaşı idim.Babamın vefat etmesi üzerine istifa edip miras kalan servetin başına geçmek istedim. İlgili merciler istifamı kabul etmeyince nihayet Sultan Abdulhamit Han'a gönderdim. O da kabul etmedi. Bu defa bizzat huzura çıkıp isteğimi anlattım.
-Babam vefat etmiştir. Bana kalan mirasın başına geçip şahsi işlerime bakmak istiyorum. Beni ordudaki görevimden affedin!
Belli ki Sultan razı değildi istifama. Ama ben üsteledim. Israrımı anlayınca dayanamadı, elinin tersi ile :
-Var git ne halin varsa gör!...der gibi bir tavır takındı.
Adam anlatmak istemese de Akif'in ısrarı üzerine nihayet gözyaşlarını silerek başlar meselenin iç yüzünü ifade etmeye...
Onun ağzından dinliyoruz şimdi:
-Ben der, 2. Abdulhamit hanın ordusunda binbaşı idim.Babamın vefat etmesi üzerine istifa edip miras kalan servetin başına geçmek istedim. İlgili merciler istifamı kabul etmeyince nihayet Sultan Abdulhamit Han'a gönderdim. O da kabul etmedi. Bu defa bizzat huzura çıkıp isteğimi anlattım.
-Babam vefat etmiştir. Bana kalan mirasın başına geçip şahsi işlerime bakmak istiyorum. Beni ordudaki görevimden affedin!
Belli ki Sultan razı değildi istifama. Ama ben üsteledim. Israrımı anlayınca dayanamadı, elinin tersi ile :
-Var git ne halin varsa gör!...der gibi bir tavır takındı.
Ben de ordunun o sıkıntılı devresinde, tam ihtiyacın
bulunduğu hengamede kumanda ettiğim taburumu bırakıp evime döndüm.
Ne olduysa işte o gece oldu. Bir müddet uyuduktan sonra
gördüğüm rüya bana bu gözyaşlarını hala döktürmektedir.
-Nasıl bir rüya
gördünüz ? Anlatın lütfen.
-Rüyamda Resûlüllah Aleyhisselam(s.a.v) orduyu teftiş ediyordu. Yanında Hz. Ebu Bekir(r.a.), Hz Ömer(r.a.), Hz. Osman(r.a.), Hz.Ali(r.a.) efendilerimiz vardı. Onlardan sonra ise Sultan 2. Abdulhamit Han duruyordu.
Resûlüllah Aleyhisselamın önünden geçen askerler gayet derli toplu intizam içinde geçerken benim taburum göründü. Ne yazık ki onların başında kumandanları yani ben yoktum. Bu yüzden disiplinsiz ve intizamsız geçiyorlardı. Bu durumu gören Efendimiz (s.a.v) geriye dönüp Abdulhamit Han'a sordu:
-Bu taburun durumu nedir böyle? Neden derli toplu değiller. Kumandanları yokmu?
Abdulhamit Han, teessür içinde cevap verdi:
-Bu taburun komutanı ısrarla istifasını istedi. Kabul etmedim, yine istedi. Ben de kabule mecbur oldum. Bu yüzden kumandansız, başıboş kaldılar.
İşte bu cevaptan sonra Efendimiz(s.a.v) 'in yüzünde bir üzüntü ifadesi gördüm. O da mübarek elinin tersiyle yukarıya doğru işaret ederek buyurdu ki:
-Öyle ise biz de onun istifasını kabul ettik, gitsin gittiği yere kadar!
Sabahları Ayasofya'da sürekli gözyaşı döktüğünü gördüğü meçhul adamın bu durumunu dinleyen Mehmet Akif'te bir hayli üzülür. Müstafi komutan ise ağlamaya devam ederken pişmanlığını tekrar eder:
-Keşke babamdan kalan miras büsbütün yok olsaydı da ben hizmetimin başından ayrılmasaydım, bana düşen hizmeti ifa etmekte cimrilik göstermeseydim. Şimdi para da kazansam, mal mülk sahibi de olsam bana huzur vermiyor,rahat edemiyorum.
-Rüyamda Resûlüllah Aleyhisselam(s.a.v) orduyu teftiş ediyordu. Yanında Hz. Ebu Bekir(r.a.), Hz Ömer(r.a.), Hz. Osman(r.a.), Hz.Ali(r.a.) efendilerimiz vardı. Onlardan sonra ise Sultan 2. Abdulhamit Han duruyordu.
Resûlüllah Aleyhisselamın önünden geçen askerler gayet derli toplu intizam içinde geçerken benim taburum göründü. Ne yazık ki onların başında kumandanları yani ben yoktum. Bu yüzden disiplinsiz ve intizamsız geçiyorlardı. Bu durumu gören Efendimiz (s.a.v) geriye dönüp Abdulhamit Han'a sordu:
-Bu taburun durumu nedir böyle? Neden derli toplu değiller. Kumandanları yokmu?
Abdulhamit Han, teessür içinde cevap verdi:
-Bu taburun komutanı ısrarla istifasını istedi. Kabul etmedim, yine istedi. Ben de kabule mecbur oldum. Bu yüzden kumandansız, başıboş kaldılar.
İşte bu cevaptan sonra Efendimiz(s.a.v) 'in yüzünde bir üzüntü ifadesi gördüm. O da mübarek elinin tersiyle yukarıya doğru işaret ederek buyurdu ki:
-Öyle ise biz de onun istifasını kabul ettik, gitsin gittiği yere kadar!
Sabahları Ayasofya'da sürekli gözyaşı döktüğünü gördüğü meçhul adamın bu durumunu dinleyen Mehmet Akif'te bir hayli üzülür. Müstafi komutan ise ağlamaya devam ederken pişmanlığını tekrar eder:
-Keşke babamdan kalan miras büsbütün yok olsaydı da ben hizmetimin başından ayrılmasaydım, bana düşen hizmeti ifa etmekte cimrilik göstermeseydim. Şimdi para da kazansam, mal mülk sahibi de olsam bana huzur vermiyor,rahat edemiyorum.
11 Mayıs 2012 Cuma
Yabancı cisim değil insan girsin sahaya
Tarih : 29 Nisan 2012.
Maç : Fenerbahçe - Beşiktaş
Olay : Genç bir Fenerbahçe taraftarı maçın son anlarında tribünden atlayarak sahaya girdi.Peşine güvenlik görevlilerini takan genç, sahanın ortasına kadar koşup Fenerbahçeli futbolculara birşeyler söyledi.O sırada yakalanan taraftar dışarıya çıkarıldı.
Ceza : Ceza mı o da ne?
Tarih : 6 Mayıs 2012
Maç : Trabzonspor - Fenerbahçe
Olay : Sahaya atılan binlerce kağıt parçası ve çakmak.
Ceza : 4 maç seyircisiz oynama.
Daha eski bir olay var ama onu anlatmaya bile artık gerek yok 2007 yılında yaşanan Trabzonspor - Sivasspor maçı.
Bu iki tarhi birbirine çok yakın olan maçlara ve karar veren mekanizmalar aynı olduğu için karşılaştırma yapıldı.
Verilen cezalara baktığımızda bundan sonra yapılacak olan tek bir davranış var.
Sahaya cisim değil insan girsin.
Hem ceza da verilmiyor, konuşulmuyor da.
4 Mayıs 2012 Cuma
Herhangi Bir Siyasi Parti Üyesi Olabilirsiniz
Yaşadığımız süre içinde bazen belediyeler ve bazı kurum v kuruluşların eğitimlerine katılmışlığımız olmuştur.
Eğitimlere başvurduğumuz sırada doldurmuş olduğumuz formlar o an ki belediyeyi yöneten partilerinde hizmetlerinde kullanılabiliyor.
Doldurumuş olduğumuz formlardan yararlanarak bizleri kendi partilerine üye yapabiliyor.
Bu konuda bize fikrimiz sorulmadan kendi kafalarına göre bu işlemi gerçekleştirebiliyor.
Belki şuan siz de bir siyasi parti üyesi durumundasınızdır.
Bunu öğrenmek için aşağıda ki linkten sorgulama yapabilirsiniz.
http://vatandassipar.yargitaycb.gov.tr/proxyYargitay/portal_baslangic.uyap
2 Mayıs 2012 Çarşamba
1 Mayıs ve Trabzonspor Taraftarı
1 Mayıs ülkemizde işçinin, emekçinin alın terinin günü olarak kutlanmakta.
Son zamanlarda ise sol görüşlü insanların gövde gösterisi şeklinde görüntü vermektedir 1 Mayıs meydanları.
Trabzonspor taraftarı ise bundan önce ki yıllarda az sayıda katıldığı bu yürüyüşe bu sefer sosyal medya aracılığı ile kalabalık bir grup olarak katıldı.
Siyasi düşünceleri birbirinden farklı olan 100'lerce insanın o an ki ortak noktası ve onları orada buluşturan tek değer Trabzonspordu.
Mecidiyeköy metro durağının önünde saat 9:30 da "Kazım Koyuncu Ölümsüzdür" pankartı çevresinde toplanan taraftarlar daha ilk saatlerde kemençe ve horon ile tüm ilgiyi üstüne çekmeyi başarmıştı.
Artık meydana yürüme zamanının geldiği dakikalarda en önde dev bir Trabzonspor bayrağı arkasında "Paraya Karşı Emeğin Savaşı" pankartı arkasında yürümeye başlandı.
"Şikeci meclis hesap verecek", "Bize her gün 1 Mayıs", "Ogün Samastı lanetliyoruz" sloganları çevrede ki insanların da katılımları ile ayrı bir heyecan katıyordu yürüyüşe.
Trabzonspor taraftarı bu yürüyüş ve attığı sloganlar ile belli başlı çevrelerinde kafasında ki soru işaretlerini az da olsa kaldırmış oldu.
Her ne kadar medya yer vermemek için dirense de halkın birşeylerin farkına varması açısından yürüyüş amacına ulaşmış oldu.
23 Nisan 2012 Pazartesi
Sosyal Paylaşım Sitelerinin Gücü
20 Nisan günü aldığım bir karar ile Sosyal paylaşım siteleri olan Facebook ve Twitter'a olan üyeliğimi dondurup Kpss çalışmalarına hız vermeyi düşündüm.
Ve o kararı anında uygulayıp iki hesabımı da dondurdum.
O gün itibari ile akşam ders çalışmaya başlayıp Sosyal platformdan uzak durmayı başardım ama aklımın bir köşesinde halen vardı ne olup bittiği.
Cuma gününü atlattıktan sonra koca 2 günlük haftasonu vardı.
Bilgisayarı açıp maillere bakıp, haber sitelerinde dolaştıktan bir süre sonra bilgisayar ekranına bakakaldığımı farkettim.
Evet yapacak birşey bulamadım bilgisayarda ve açmamak için direndim hesaplarımı ve bilgisayarı kapattım.
Pazar günü de arkadaşlar ile buluşma olduğu içinde o günde internet ortamından uzak kalabileceğimi düşündüm.
Fakat hesapları kapattıktan sonra farkına vardığım bir gerçek vardı ki bu da gündemin takibi ve insanlar ile iletişimin eksikliği.
Sosyal paylaşım siteleri her ne kadar bağımlılık yapsa da arkadaşlar ile iletişim yönünden ve gündemi takip etmek açısından artık hayatımızın bir parçası.
Ben Sosyal paylaşım sitelerine fazla dayanamadım ve hesaplarımı aktif ettim.
Bunu başarabilene saygı duyarım.
20 Nisan 2012 Cuma
"C'est dommage" - Yazik
Türk futbolunun katili ve en karaktersiz futbolcularının başında gelen Emre Belözoğlu Trabzonspor karşılaşmasında Fildişi Sahil'li futbolcuya maç esnasında "Fucking Nigger" küfrünü edip maç sonraki yorumunda bunu da kabul etmişti.
Sonra ki gün başka bir siyahi futbolcu Yobo ile basın karşısına çıkan Emre dün itiraf ettiğini bugün yalanlayabilecek yüzü gösterdi bizlere.
Bu olayda Yobo'nun şahit gösterilmesi olayların ahlaksız boyutunu iyice gözler önüne serdi.
Kamera kayıtlarının olduğu ve Emre'nin küfür ettiği açıkca belli iken bazı çevrelerin bunu yalanlama çabaları ise insanın midesini bulandıran cinstendi.
Trabzonspor bunun üzerine PFDK'ya başvurarak bu olayın cezasız kalmamasından yanaydı.
Emre'nin ırkçılık üzerine saldırısı ilk değildi. İngiltere de futbol oynarkende adı ırkçılık olaylarına karışmıştı.
Irkçı saldırı karşısında en yakın örnek Luis Suarez'in Evra'ya söyleminden sonra İngiltere Federasyonu tarafından 8 maç + 40 bin Pound ceza almasına karar verilmişti.
Türkiye de ise nasıl bir ceza verileceği konusunda kimsenin bir fikri yok iken 2 maçlık bir ceza verildi Emre Belözoğlu'na.
Evet yanlış duymadık sadece 2 maç.
Zokora'ya haksız bir şekilde gösterilen kırmızı kartın sonunda verilen 3 maçlık cezayı düşündüğünde tüm kelimeler anlamını yitiriyor.
Zokora'ya Trabzonspor tercümanı tarafından iletilen verilen ceza hakkında ki yorumu ise çok kısa : "C'est dommage" yani Yazik.
Sadece yazık değil AYIP.
Türk futbolu için bir ayıp.
Türk insanı için bir ayıp.
Türk adaleti için bir ayıp.
Türkiye şikeyi savunan bir imajının yanına artık bir yenisini ekledi : Irkçı.
19 Nisan 2012 Perşembe
Menfaatler mi Ahlaki değerler mi ?
Türkiye 3 Temmuz tarihinden bugüne bir şike süreci içerisinde bulunmakta.
Devletin bazı organları tarafından yürütülen operasyonlar sonucu görüntü, ses ve yazılı belgeler elde edilmiş.
Bu belgeler eşliğinde Türkiye Süper liginde bazı takımların üst düzey yetkilileri maçlara etki edecek olaylar içinde yer almışlar.
Hazırlanan belgelerin medya ile paylaşılmasından sonra herkes o süreçte yaşananları okuyup bilgi sahibi olmuştur.
Kişilerin kendi aralarında ki sms leri, telefon görüşmelerinin kayıtlarının bulunduğu belgeleri okurken bazen ağızlarından çıkan sözlere insanın inanası bile gelmiyor.
Durum apaçık ortada iken bazı gerçekleri kabullenmemek ise anlam verilemeyen başka bir konu.
Bir insan benim verdiğim değere bir olguya küfür ediyorsa o insanın benim gözümde artık hiçbir değeri yoktur.
Çıkan belgelerde "Sikerim böyle Fenerbahçeyi" diyen bir şahsiyetin peşinden o külübe gönül vermiş insanların halen o kişiyi savunmaları hiçbir gerekçe ile açıklanamaz.
Ortada yapılan bir ahlaksız var ama bu ahlaksızlığı savunan onlarca insan var.
Kendi menfaatleri için ahlaki değerlerinden vazgeçmiş insanlar görüyoruz her gün ekranlarda.
En son sahada yaşanan ırkçlık olayında bile sırf kendi takımı oyuncusu olayın içinde olduğu için ırkçılığı haklı nedenlere bağlamak isteyen insanlar gördük.
Türk insanı belli bir ahlaka sahipti. İyinin, adaletin yanında olmasını beklediğimiz insanımız kötüyü kendi ahlaki değerlerini hiçe sayarak savunmaya başlar hale gelmiş.
Bu süreç insanların gerçek yüzlerini göstermesi açısından da etkili olmuştur.
16 Nisan 2012 Pazartesi
Taraftarın ruhunu sahaya yansıtamama
Oynamaması gereken takımların bulunduğu ve bu şartlarda oynanmaması gereken bir lig bitti.
Yayıncı kuruluşun talimatları ile bir de Süper Final denilen bir zırvalık ortaya atıldı.
Hemen hemen tüm taraftarın ortak görüşü saçmalık olarak nitelendirse de bu turnuvayı taraftar kendi takımını sahada gördükten sonra kendi takımını izlemeden de duramıyor.
Play Off'un ilk mücadelesi yağmur yağışı nedeniyle ertelenince açılış karşılaşması Fenerbahçe-Trabzonspor maçına kısmet oldu.
Fenerbahçe'nin istekli oyununa karşılık Trabzonspor da Tolga-Mustafa-Zokora 3'lüsünün dışında sahada ruhsuz şekilde dolaşan futbolculara rastlamak mümkündü.
Colman'ın 2. golden önce ve sonraki perfonması da tartışılacak başka bir konu.
Halil, Olcan ve Burak'ın performansları taraftar tarafından artık sert şekilde eleştirilir hale geldi.
Taraftar kendi heyecanını sahada yaşatan futbolcu görmek ister.
Fakat durum hiç böyle değildi ve Trabzonspor 2-0 lık skor ile mağlup oldu.
Maç esnasında Emre Belözoğlu'nun ırkçı davranışları da maça damga vuran diğer bir olaydı.
9 Nisan 2012 Pazartesi
Soru işaretleri arasında biten sezon
Sezonun son maçında Orduspor deplasmanından 1 puan ile dönen Trabzonspor Play Off lar öncesi şampiyonluk yarışında da büyük yara aldı.
Ortasahada Colman'ın eksikliği nedeniyle top yapmakta zorlanan Trabzonspor maçı neredeyse tek bir atağı olmadan tamamladı.
İki Karadeniz kulübünün maçında dostluk rüzgarları eşliğinde geçmesi beklenen maçtan önce Orduspor'lu taraftarların Trabzonspor taraftarlarına saldırması ve maç esnasında da küfürlü tezahüratları güne damgasını vuran olaylardı.
Bu düşmanlığa neyin sebep olduğu ise büyük bir soru işareti.
Halbuki geçen yıl Avni Aker stadın da Trabzonspor'un Karadeniz takımlarına yaptığı davranış halen akıllarda iken.
Tüm soru işaretlerine rağmen bir sezon sona erdi ve ilk defa uygulanacak olan Play Off sistemine Trabzonspor 3. olarak başlayacak.
Ortasahada Colman'ın eksikliği nedeniyle top yapmakta zorlanan Trabzonspor maçı neredeyse tek bir atağı olmadan tamamladı.
İki Karadeniz kulübünün maçında dostluk rüzgarları eşliğinde geçmesi beklenen maçtan önce Orduspor'lu taraftarların Trabzonspor taraftarlarına saldırması ve maç esnasında da küfürlü tezahüratları güne damgasını vuran olaylardı.
Bu düşmanlığa neyin sebep olduğu ise büyük bir soru işareti.
Halbuki geçen yıl Avni Aker stadın da Trabzonspor'un Karadeniz takımlarına yaptığı davranış halen akıllarda iken.
Tüm soru işaretlerine rağmen bir sezon sona erdi ve ilk defa uygulanacak olan Play Off sistemine Trabzonspor 3. olarak başlayacak.
3 Nisan 2012 Salı
Trabzon da Bir Arjantinli - Gustavo Colman
Kariyerine 2003 yılında Arjantin Birinci Lig takımlarından CA Platense’ta başladı. 2006-07 sezonu başında takımının 2. lige düşmesiyle vatandaşı Hernan Losada ile birlikte Belçika’nın Germinal Beerschot takımına kiralık olarak transfer oldu. Daha sonra sözleşmesindeki madde gereği yeni takımında kaldı. Germinal'de ilk lig maçına 29 Temmuz 2006 tarihinde K.S.K. Beveren ile oynanan maçta çıktı. İlk golünü ise 28 Ekim 2006'da R. Charleroi S.C.'ye attı.
İki sezon forma giydiği Germinal'de 45 karşılaşmada 4 gol atan Colman, 22 Mayıs 2008'de Trabzonspor'la 2,5 milyon Euro bonservis bedeliyle 5 yıllık sözleşme imzaladı. Böylece Trabzonspor'umuzun tarihindeki ilk Arjantin'li futbolcusu oldu. Colman, ilk resmi lig maçına 24 Ağustos 2008'de Ankarasporkarşısında çıkarken, ilk lig golünü 27 Eylül 2008 tarihinde Antalyaspor ile oynanan ve 3-2 kazanılan maçta attı. 2009-10 sezonunu 9 gol 8 asist le kapatarak kalitesini göstermiştir. Değerini ikiye katlamıştır ve Trabzonspor'umuzun en pahalı futbolcusudur.Takım oyununu çok iyi bilmekte ve uygulamaktadır.Tekniği ve pasları onun en önemli özellikleridir.
27 Eylül 2011 tarihinde Hüseyin Avni Aker Stadyumunda Şampiyonlar Liginde atılan ilk gol Colman'ın oldu. Colman penaltıdan Lille'ye attığı gol ile tarihe geçti.
Bu arada, evli ve iki çocuk babası olan Colman'ın, küçük kardeşi, CA Platense takımının altyapısında futbol oynamaktadır.
İki sezon forma giydiği Germinal'de 45 karşılaşmada 4 gol atan Colman, 22 Mayıs 2008'de Trabzonspor'la 2,5 milyon Euro bonservis bedeliyle 5 yıllık sözleşme imzaladı. Böylece Trabzonspor'umuzun tarihindeki ilk Arjantin'li futbolcusu oldu. Colman, ilk resmi lig maçına 24 Ağustos 2008'de Ankarasporkarşısında çıkarken, ilk lig golünü 27 Eylül 2008 tarihinde Antalyaspor ile oynanan ve 3-2 kazanılan maçta attı. 2009-10 sezonunu 9 gol 8 asist le kapatarak kalitesini göstermiştir. Değerini ikiye katlamıştır ve Trabzonspor'umuzun en pahalı futbolcusudur.Takım oyununu çok iyi bilmekte ve uygulamaktadır.Tekniği ve pasları onun en önemli özellikleridir.
27 Eylül 2011 tarihinde Hüseyin Avni Aker Stadyumunda Şampiyonlar Liginde atılan ilk gol Colman'ın oldu. Colman penaltıdan Lille'ye attığı gol ile tarihe geçti.
Bu arada, evli ve iki çocuk babası olan Colman'ın, küçük kardeşi, CA Platense takımının altyapısında futbol oynamaktadır.
Profesyonel kariyeri | ||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Yıl | Kulüp | Maç (gol) | ||||||||||||||||||||
2003–2006 2006–2008 2008- | Chacarita Juniors Germinal Beerschot Trabzonspor | 64 (14) 45 (4) 105 (16) |
2 Nisan 2012 Pazartesi
Aydınus ve Kale Direkleri
Beklenen gün gelmişti.
Geçen yılın Türkiye tarafından şampiyon ilan edilen takımı Fenerbahçe ile Uefa tarafından Türkiye şampiyonu ilan edilen Trabzonspor Avni Aker de karşı karşıya geldi.
Maçın hakeminin Aydınus olarak atanması Trabzonspor cephesinde pek hoş karşılanmasa da artık sahada mücadele edilecek bir fazla kişi daha vardı.
Taraftarın yoğun baskısı altında başlayan maçın 34. dakikasında sahaya atılan atletler, bordo-mavi sisler nedeniyle maça ara verilmek zorunda kaldı.
41. dakika da OFSAYT tan atılan gol ile Fenerbahçeyi devreyi 1-0 önde bitirdi.
İkinci yarıya değişiklikler ile başlayan iki takımda oyunu ortasahaya yıkmış durumdaydı.
Dakikalar 73'ü gösterdiğinde Trabzonspor tarihinin en golcü futbolcusu ünvanını artık eline geçirmişti Burak Yılmaz.
Hakem Aydınus'un verilmeyen kart ve penaltılar ile ulaşmak istediği hedefe her daim Trabzonspor a sıkıntı yaratan kale direkleri izin vermedi.
Hem Aydınus hemde kale direkleri bu maçtan istediği sonucu aldı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)