Zapals.com

29 Ekim 2012 Pazartesi

Maç yazısı mı ?



Bu maç hakkında ne yazılabilir ki.

Trabzonspor gibi bir takım kaleyi tutan ilk şutunu 88. dakika da atabiliyor.

Tribünlerde rakip takımın tezahüratları duyuluyor.

Sahada ruhsuz şekilde dolanan futbolcular.

Oyundan alınma psikolojisi ile sahada mücadele etmeye çalışan futbolcular.

9 maç sonunda atılan sadece 7 gol ve oyunu kazanmak adına görülemeyen mücadele.

Ve maçın son dakikasında hakem müsvettesinin veremediği bariz gol.

Bakalım ne zaman son bulacak tüm bu olumsuzluklar ve özlenilen futbolu izleyebileceğiz.

22 Ekim 2012 Pazartesi

1967. gol yakışmayan futbol



Milli maçlar nedeniyle lige verilen arada milli forma giyen futbolcuları başarılı performans sergileyen Trabzonspor ve milli forma giymeyen futbolcuların hazırlık maçlarında sergiledikleri performanslar oldukça göz doldurmuştu.

Herkes Şenol hocanın bu performansları gözönüne alarak bir kadro kurmasını beklerken yine hayal kırıklığı ile karşılaştı taraftar.

Uzun süredir bir verim alınamayan Halil ile tek forvet olarak maça başlaması kafaları karıştıran cinsdeydi.

Eksikleri olan ve son haftalarda başarısız sonuçlar alan Beşiktaş karşısında ve rakiplerinin de puan kaybettiği bir haftada daha cesur bir dizilim ile sahaya çıkmayı bekliyordu taraftar.

Trabzonspor için ayrı bir önemde lig tarihi boyunca atılan gol sayısının 1966 olması ve kuruluş tarihi olan 1967. golü kim atacak sorusu da merak içinde beklenmekteydi.

İlk yarısı ortada giden maçın son dakikalarında Fernandes'in kurnazlık denemesi başarılı olamayınca Sapara'nın jenerik golü ile Trabzonspor devreyi önde kapattı.

İkinci yarı yapılan hatalı değişiklik maçın Beşiktaş lehine dönmesine neden oldu ama Onur'un yapmış olduğu harika kurtarışlar sayesinde maçtan 1 puan ile ayrılmasını bildi Trabzonspor.

Şenol hoca maç sonu yaptığı açıklamada kendi hatasını kabul etti ama tabi ki bu giden puanları geri getirmeye yetmiyor.

20 Ekim 2012 Cumartesi

Sevgili Olmak - 3



Sevmek yada sevilmek için insanlar tiplerini sorun edebilmekteler.

Güzel yada yakışıklı olmak değildir tüm mesele.

Mesele çiftlerin birbirine ayak uydurabilmeleridir.

Beraber iken gülebilmeleri, saatleri beraber geçirdikleri zamanın saniye gibi geçtiğinden şikayetçi olmalarıdır onları birbirine tutan.

Gözlerine baktığında yada konuştuğunda ses tonundan anlayabilmesidir ona olan sevgisinin göstergesi.

Sevgili olmak güzel bir histir insanoğlu için hakettiği değerleri verdikleri zaman birbirlerine.



14 Ekim 2012 Pazar

Sevgili olmak - 2



Ne dedik bir önceki yazımızda mücadele gerekli.

Bilinir ki mücadele etmeden bir şeyleri haketmek kolay değildir.

Peki ya süre ne kadar diye aklınıza gelebilir.

Süre sizin onu istemenize ve onun sizi onu hakedebileceği seviyeye geldiğinizi farkettiği andır.

Bir erkek açısından olaylara bakalım çünkü adım atması gereken taraf olarak hep erkekler göründü bu zamana kadar.

Evet belki ilk görüşte hoşlanmışsınızdır ( bakın sevmek değil hoşlanmak ) ama hemen bunu açıklamak gibi bir niyet olayın kesilip atılmasına neden olur.

Sevmek ayrı bir duygudur.

İnsan ilk önce hoşlanır karşısında ki cinsten : duruşundan, konuşmasında, giyiminden vs...

Sevmesi için daha yakın olmalı ve daha fazla vakit geçirmeli.

11 Ekim 2012 Perşembe

Sevgili olmak - 1



Karşı cinsten iki insanın birbirlerine duydukları sevginin diğer insanlara karşı duydukları sevgilerinden oranla daha fazla olduğu bir durum olarak açıklanabilir.

Peki bu durum ile nasıl karşılaşır insanoğlu.

Özellikle erkekler gördükleri tüm kızlara aşırı derece bir sevgi duyma konusunda üstün bir varlıktır.

Kızlar ise daha çok bekleyen kesimi oluşturmakta.

Şimdi gelelim sevgili olma durumuna.

Ha deyip hemen ilk görüşte ve ilk konuşmada insanların hayatlarında ki onları bekleyen belli süreç içinde o kişi ile bir şeyler paylaşma gibi niyetleri olmayabilir.

Bu yüzden mutlaka belli bir zaman dilimi içinde bir mücadele söz konusu olacaktır...

(resim alıntıdır)

6 Ekim 2012 Cumartesi

Hani taraftar hani oyun



3 haftalık cezası biten Trabzonspor'u çoşkulu bir taraftarının karşılayacağı bir maçın düşüncesi içinde bekliyorduk Kasımpaşa maçını.

Ne yazik ki bir hayal kırıklığı yaşandı ve stadın büyük bir bölümü boşluktu.

İnsan keşke hep cezalı mı olsa diye içinden geçirmiyor değil hani.

Kasımpaşa ortaya koyduğu performans ile bu sezon adından söz ettirirken Trabzonspor yine kendi evinde ki mücadeleye tek forvet ile çıkmıştı.

Ortada devam eden bir oyunda Olcan'ın atmış olduğu harika frikik golü ile hem devrenin hem de maçın skorunu belirlemişti Trabzonspor.

Gol yollarında ki sorun her hafta kendi göstermekte ve bu da her maçın hem oynayanlar hem de izleyenler açısından hep sıkıntılı hal almasına neden oluyor.

Trabzonspor da halen bir kadronun iskeletinin kurulamaması ilerleyen haftalarda nasıl sıkıntılar ile karşılacağının göstergesi durumunda.

1 Ekim 2012 Pazartesi

Bir hafta iki farklı futbol



Geçen hafta Fenerbahçe deplasmanında sergilenen futbol, bulunan ama değerlendirilemeyen pozisyonlar ve bu hafta kendi sahanda deplasman takımı gibi oynanan bir oyun.

Trabzonspor gibi bir takımın kendi sahasında ki maça tek forvet ile çıkması ( belki yerli forvetinin rahatsızlanması ve yabancı kontenjanın buna imkan vermesi ) kesinlikle kabul edilebilecek bir durum değildir.

Ligde önemli rakiplerinin puan kaybı yaşadığı bir haftada alacağı galibiyet ile büyük bir avantaja sahip olacaktı.

Maçın ilk yarısında kaleye hiç şut çekemeyen bir takım vardı sahada. İkinci yarının başlamasıyla Soner'in akıl dolu golü ile beraberliği yakalasa da maçı kazanmak adına pek bir umut yoktu takımda.

Sakatlıktan dönen Serkan'ın form tutan Zeki yerine tercih edilmesi, Adrian gibi bir futbolcunun 18 kişilik kadroda yer bulamayıp Barış Özbek gibi bir ismin sürekli ikinci yarılarda şans bulması da cevap bekleyen sorular arasında.

Trabzonspor rakiplerinin ve geçen sezonun aksine sadece lige yoğunlaşmış durumda iken puan kayıplarına artık tahammül olmamalı.