Zapals.com

6 Ekim 2011 Perşembe

Milli Heyecan

 Bir ülke düşünün.

O ülkede bazı insanlar kendi Milli takımından soğumuş.

O insanların içindeki Milli heyecan son bulmuş.

Hee belki diyeceksiniz o insanlar problemli.

O insanlar yanlış düşünceli.

Ama bu insanları Milli heyecandan uzak tutan nedenleri bilmek gerekli aslında.

Benim için ilk Milli heyecanı içimde azaltan Turkuaz rengi forma.

Aman kardeşim sende diyebilirsiniz.

Ama ben diyemiyorum.

Ne oldu benim Kırmızı-Beyaz formama.

Kutsal bayrağımı ifade eden renklere.

Tribünlerde bağrılan Kırmızı-Beyaz marşlara.

Tribünde Kırmızı-Beyaz diye bağırıyorsun.

Sahada Turkuaz bir forma.

Daha sonra Şenol Hocam geldi Milli takımın başına.

Dünya 3.'lüğü gibi büyük bir başarıya imza attı.

Ama bir baktık Şenol hoca Milli takımdan en değersiz sebepler ile ayrıldı.

Fatih Terim denilen zat geldi o gönül verdiğim ülkemin takımının başına.

Herkes bilirdi bu adamın nasıl tipte bir insan olduğunu.

Kişisel meselelerini Milli takıma yansıtmaktan hiçbir zaman çekinmedi.

Her zaman taraflı bir kadro sürdü sahaya.

Gerçekten hakedenlere vermedi o formayı.

Evet belki kişisel düşünüyorum.

Kendi takımımda oynayan futbolcuların o Milli formayı giymelerini istiyorum.

Ama ben onların o formayı hakettiğini çok iyi biliyorum.

Sahada onları göremeyince içim burkuluyor.

Ve sonunda Terim'de bıraktı Milli takımı.

Biran içimde Milli heyecan yükseldi.

Maçı sabırsızlıkla bekledim.

Takımımda görev yapan oyuncular takıma çağrılmıştı.

90 dakika boyunca sabırsızlıkla bekledim, bekledim ve bekledim.

Bir hazırlık maçıydı.

Ama yine forma giyen bir oyuncum yoktu.

Karşıydım Milli takımımın başına yabancı hoca gelmesine.

Ama artık bekler oldum gelecek hocanın stratejisini.

Fakat yine değişmedi o strataji.

Marifet hoca da mı yoksa yanındakiler de mi bir türlü anlam veremedim.

Bu anlam veremeyişlerim altında kayboldu milli ruh.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder